Ana dilimde çalışmak empati gerektiriyor

Matheus Richard
Çeviren Laçin Bilgin
Bu makaleyi şu dillerde de okuyabilirsiniz: italiano, 中文, español, English, français, and Português

Birkaç hafta önce, bir meslektaşımla sohbet ediyordum ve Brezilya'dan çalıştığımdan ve bazen İngilizce iletişim kurmanın ne kadar can sıkıcı olabildiğinden bahsettim. Bana, “Yabancı dilde çalışmak nasıldır hayal bile edemiyorum” dedi. İlk defa bu vakit kendi çalışma deneyimimin diğer herkesle aynı olmadığının farkına vardım.

Daha önce hiç bu şekilde düşünmemiştim. Her zaman meslektaşlarımla aynı işleri yaptığımı düşünmüştüm ancak onun bu yorumu “normal” çalışmanın yanı sıra işinde ana dilinden farklı bir dilde iletişim kurmak durumunda kalan kişilerin sürekli “arka planda başka bir iş” de yaptığını fark etmemi sağladı.

Özellikle ana dilinde konuşmayan tek kişi olduğum toplantılarda konuşma becerilerim konusunda özgüvensiz hissettiğimi hatırladım. Asıl söylemek istediğimi söyleyemeyip, ona yakın birşeyler söyleyebildiğim zamanları hatırladım.

Bir kadın "Konuşmadan önce söylemek istediğim her şeyi tek tek aklımdan çevirmek zorunda kalmanın benim için ne kadar zor olduğunu biliyor musun? İspanyolca konuştuğumda kulağa ne kadar zeki geldiğimin farkında mısın?" diyor.

İş yerimde diğer Brezilyalıların da olması kendimi daha evimde gibi hissetmemi sağlasa da tabii ki bu demek değil ki İngilizce kullanarak çalışmayalım, ayrıca bu dediklerimle İngilizce'yi yabancı dil olarak konuşanların daha üstün olduğunu da ima etmeye de çalışmıyorum. Sadece benzer deneyimler yaşayan insanlara tüm gün yabancı bir dilde çalıştıktan sonra yorgun hissetmenin, hata yapmanın, sözcüklerin bir türlü aklına gelmemesinin, bazı şeyleri anlayamamanın çok doğal olduğunu anlatmak istiyorum. Nihayetinde hepimiz insanız ve insansı hatalar yapmaktan daha doğal bir şey yok.

Uzaktan çalışma ortamında çeşitliliği desteklemek için şirketler ne yapabilir

Ana dil konuşuru veya şirket olarak siz de yardımcı olabilirsiniz! Daha sağlıklı bir iş ortamı için atabileceğimiz ilk adım diğerlerinin nasıl hissettiğinin farkında olmak. Daha basit bir dil kullanmak ve daha çeşitli bir takıma sahip olmak da yardım edebilir. Aynı zamanda yazılı iletişime daha fazla ağırlık vermek kişilerin düşünmeye zamanının olması, isterlerse cümlelerini baştan kurmaları, ayrıca çeviri yazılımları ve Grammarly gibi araçları kullanabilmeleri açısından daha az stresli olacaktır.

Tamamen uzaktan çalışma sistemine geçmek thoughtbot'un tüm dünyada işe alım yapabilmesine olanak verdi ve bu imkanın takımlarımız için ne kadar zenginleştirici olduğunun altını çize çize bitiremem fakat bu düzen nezaket gerektiren bir düzen. Sadece başkalarına karşı nazik olmak yeterli değil, en önemlisi de kendimize karşı nazik olmalıyız!